Robot çağına hazır mıyız?
Gün geçmiyor ki üretim ve test aşamasındaki robotlarla ilgili yeni bir içeriğe denk gelmeyelim. İnsan gibi yüzü olan, korkutucu mimiklere sahip, insan gibi konuşabilen, yürüyebilen, hatta koşan robotların yolda olduğunu hissetmek insanlık adına son derece düşündürücü hatta korkutucu.
Gündelik hayatta yaşamın olağan ve durağan zorlukları arasına sıkışan kitleler için hatta ve hatta herşeye maydanoz ekranlarda sürekli boy gösteren kanaat önderleri için henüz gündem olmaya değer bile değiller. Oysaki bir çağ kapanıyor. İnsanlık adına antik çağdan orta çağa, yeni çağdan yakınçağa hatta günümüze kadar uzanan kayda geçen tüm tarihsel evrelerin tek bir blok halinde saflaşacağı ve karşısında kocaman "yapay zeka" çağı ile tarihin yeniden yazılacağı bir döneme giriyoruz. Buna isterseniz "2. Dünya" dönemi, isterseniz "insanlığın bittiği dönem" deyin. Çünkü bildiğimiz, kabul gören, hayatın merkezinde olan pek çok şey çöp olacak. Bunların başında meslekler gelecek. Öğretmenlik, garsonluk, aşçılık, fabrika işçiliği, tarım işçiliği, pompacılık, berberlik, ressamlık, tasarımcılık, editörlük, askerlik gibi beden ve beyingücüyle yapılan pekçok meslekte insanların yerini bu insansı robotlar alacak.
Robotlar için gelecek geldi bile. En fazla 5 bilemedin 10 yıl sonra seri üretime geçildiğinde tüm dünyada büyük sarsıntılara yol açacak. Öyle ki Elon Musk'ın Ekim 2024'te tanıtımını yaptığı TeslaBot hem ev işlerinde hem de endüstriyel uygulamalarda kullanılacak. 2026 yılından sonra seri üretime geçmesi planlanan TeslaBot'un 20.000 – 30.000 dolar aralığında bir fiyatla satışa sunulması planlanıyor.
Sanmayın ki insansı robotlara sahip olmak o kadar da kolay olmayacak. Bugün araba almak ne kadar zorsa bir insansı robota sahip olmak da o kadar zor olacak. Çünkü dünyayı sarsacak bu kadar büyük bir gücü üretip ellerinde tutanlar bu gücü her isteyene vermeyecekler. Aynen F35'te olduğu gibi istedikleri zaman istedikleri kişilere, istedikleri sayıda, istedikleri fiyata verecekler. Eski sürümler çöp olurken sürekli yenisi gelecek ve üstüne ilave ücret alınacak.
100 tane insansı robotu olan bir işletme 100 kişinin maaşından, sosyal haklarından kurtulmuş olacak. Belki 3 yıl içinde kendi kendini finanse edecek olan robotlar bir insandan daha yüksek performans gösterecek. Zamanla SGK'ya kayıtlı olan mevcut işgücü sayısı %50 düşecek. Robotlara teknik destek verenler ile insan duygusu gerektiren belirli yer ve alanlarda görev alacak olanlar kendini şanslı görecek.
Tarım işçiliği biterken toprak ağalığı bitmeyecek. Öğretmen sayısı azalırken okul sayısı düşmeyecek. Robot işçiler artarken fabrika sayısı düşmeyecek. Evi, tarlası, dükkanı olmayan mülkiyetiz ve işsiz kitleler zamanla metropolleri terk edecek. Açlıktan ölmemeleri için onlara kırsalda konteyner yaşam kentleri kurulacak. Sadece kendi gıdalarını üretip takasla ayakta kalabilecek sosyal güvencesi olmayan bir kast sistemi oluşacak.
Tarlası, bağı olanlar robot çalıştırıp oturdukları yerden üretim yapıp parası olana satacaklar.
Bu noktada "mülkiyet" kavramı hayati önem taşıyor. Eviniz yoksa metropolde yaşayamayacaksınız. Dükkanınız yoksa beden ve beyin gücüyle emeğinizi, malınızı satamayacaksınız. Tarlanız yoksa üretimden payınızı alamayacaksınız. O nedenle mülkiyetsizlik, işsizliği de beraberinde getirecek. Pek çok diploma maaşlı çalışmak için yetersiz hale gelecek.
%25'lerle kitleleri başkasının evine çöktürmeye özendiren sistem aslında "mülkiyetsizliğin" ilk evresini başlatmış oldu. Bir ev almak için kendini zorlamak yerine başkasının malına çökmeyi özendirmek ve bunu yasal hale getirmek belki de son mülkiyet fırsatını da kapatmış oldu. Artık ev, arsa, dükkan hatta tarla almak neredeyse imkansız hale getirildi. Ve kitleler bunu sorgulamasın diye de " ev sahipleri" öcüleştirilip mala çökme" yasal hale getirildi. Sözleşme hukuku delindiği için zamanla kimse gayrimenkulünü kiraya vermeyecek. İşte o zaman dediğim kitlesel göç ve konteyner kentler zamanı başlayacak.
Neslimiz son emekli nesil olarak tarihe geçecek. Çünkü SGK'ya robotlar için pirim yatırılmayacağı için emeklilerin maaşı çıkmayacak. Emekli maaşları fatura ödeyecek kadar sembolik kalacak.
Robotlar askeri alanda da ses getirecek. Meskun mahal çatışmasından terör eylemlerine, sızmadan savunmaya her alanda robot askerler insanlığın korkulu rüyası haline gelecek.
Metropollerde kiracılık büyük ölçüde biteceği için mevcut nüfus da %40 oranında azalacak. Kırsala göç edecek mülkiyetsiz kitler yeni bir kast sistemi oluşturacak. Maaşlı çalışma dönemi kitlesel olarak azalacak. Mülkiyetsiz kitlelerin ayakta kalmaları zorlaşacak. Güçlü, üreten, sosyal devlete sahip olan ülkelerde mülkiyetsiz kitleler için minimum yaşam standardı kurulurken bizim gibi devletin sadece vergi gelirleri ile ayakta durduğu karma ekonomiden kurtulan ülkeler için kitleler aynı pandemide olduğu gibi kendi kaderine terk edilecek.
Robot çağında ayakta kalmak istiyorsanız mutlaka bir mülkiyetiniz olmalı.
Aksi halde ne bir işiniz, ne maaşınız ne de hayal ettiğiniz bir evi alacak geliriniz olmayacak.
Gülten Mert
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder